MTSO Başkanı: Üretim ve sanayi deprem riskine karşı korunmalı
6 mins read

MTSO Başkanı: Üretim ve sanayi deprem riskine karşı korunmalı

Türkiye’nin deprem gerçeğinden hareketle ülkenin bekası için üretimin, sanayinin de deprem riskine karşı korunup ülke geneline yayılması gerektiğine dikkat çeken Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Hakan Sefa Çakır, alternatif ekonomi havzaları oluşturulmasının artık bir zorunluluk olduğunu vurguladı. Üretimin yüzde 70’inin Marmara Bölgesi’ne sıkıştırmanın akılcı olmadığını kaydeden Çakır, yeni ekonomi havzası oluşturulması için Orta Anadolu- Doğu Akdeniz hattını işaret etti.

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Çakır, istikrarlı ekonomik büyüme için üretimin de istikrarlı devam edebilmesinin önemine işaret etti. Üretimde de en çok katma değer oluşturan sektörlerin başında gelen sanayiyi büyütmek gerektiğini belirten Çakır, “Ancak deprem ülkesi olduğumuzu da unutmadan sanayimizi ve her türlü üretimimizi deprem riskine karşı korumak zorundayız. Bu, ülkemizin bir beka meselesidir, ulusal güvenlik konusudur” dedi.

TOBB Genel Kurulunda TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da bu konuyu en üst düzeyde ifade ettiğini ve bu tehlikeye parmak bastığını dile getiren Çakır, şöyle devam etti: “Sanayi için planlanan OSB’ler bile artık bu büyümeye yetmiyor. Yatırımcı OSB’lerde ya yer bulamıyor ya da genişleme alanları üretilemiyor. Sınırlı OSB alanları arsa fiyatlarının yükselmesine ve yatırım maliyetlerinin aşırı derecede artmasına neden oluyor. Üretici için yatırım imkansız hale geliyor. Sanayisi gelişmiş rakip ülkelerin sanayiye ayırdığı alan ülkelerin toplam yüzölçümünün yüzde 3’ü iken, bu oran bizde yüzde 1’in çok çok altında. Başta, uygun hazine arazileri olmak üzere, tarıma uygun olmayan alanların sanayi için bir genişleme alanı olarak tahsisi ülke ekonomimizin geleceği için hayati bir konudur.”

“Doğu Akdeniz ve hinterlandındaki illerle toplam ihracatı 41 milyar dolar”

Bu sorunun çözümünün yeni sanayi havzaları oluşturmak, böylece ülkenin hem üretimini artırıp hem de refahı Anadolu’ya eşit yaymakla mümkün olabileceğine işaret eden Çakır, “Bu aynı zamanda deprem risklerine karşı ülke sanayisinin güvence altına alınmasıdır. Sanayisinin ve genel ekonomisinin yüzde 70’ini Marmara Bölgesi’ne sıkıştırmak, hem bu anlamda akılcı değil hem de zenginliğin tüm Türkiye’ye eşit yayılmasının önünde bir engeldir” diye konuştu. Orta Anadolu-Doğu Akdeniz hattının, ekonomik rakamlarıyla en potansiyel yeni ekonomi havzası olarak görülmesi ve desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Çakır, şöyle konuştu: “Merkezinde deprem güvenli bir Mersin olan, Adana’yla birlikte Çukurova’nın gücünü kullanan Doğu Akdeniz Bölgesi’nin ekonomik rakamlarına baktığımızda; Mersin hem ihracatını artırıyor hem de bölgenin dış ticaret yükünü taşıyor. 2024 yılı Mersin ihracatı 9.8 milyar dolara ulaştı. Toplam dış ticareti ise 20 milyar doları aştı. Mersin, Adana, Kahramanmaraş, Osmaniye, Hatay’ı da kapsayan Doğu Akdeniz illerinin toplam ihracat 21.7 milyar dolar. Toplam dış ticareti ise 40 milyar doları buldu. Doğu Akdeniz ve etkileşimde olduğu hinterlandındaki illerle toplam ihracatı 41 milyar dolar, toplam dış ticareti 80 milyar dolar. Bu, olağanüstü bir ekonomi bölgesi anlamına geliyor. Eğer destek verilir ve burası da Marmara gibi bir ekonomi bölgesi olarak görülürse, neden bir Marmara Bölgesi daha olmasın?”

“Doğu Akdeniz için 2030 dış ticaret beklentisi en az 150 milyar dolar”

Çakır, Doğu Akdeniz Bölgesi için 2030 yılı dış ticaret beklentisinin en az 150 milyar dolar olarak tahmin edildiğini ifade etti. Artan dış ticaretin, artan yük olduğunu vurgulayan Çakır, şunları kaydetti: “Önümüzdeki 10 yıllık projeksiyonunda artan yük nasıl ve nerden taşınacak? Bugün bölgenin 80 milyar dolar olan dış ticaretinin oluşturduğu yük sadece konteyner bazında 2 veya 2.5 milyon TEU. ve bu yük Mersin Limanı’ndan taşınıyor. Mersin Limanı’nın maksimum kapasitesi, tüm genişleme imkanlarıyla 3.5 milyon TEU. Kentsel açıdan, arazi bakımından daha fazla genişleme imkanı yok. 2030 yılında tahmin edilen 150 milyar dış ticaret yükü için 8 milyon TEU kapasiteli bir limana ve bunu hızla etkin elleçleme ve gümrükleme yapacak bir lojistik merkeze ihtiyaç var. Onlarca yıldan değil, sadece 6 yıl sonrasından bahsediyoruz. O halde bu yükü hangi limanla ve hangi alt yapı ile taşıyacağız?”

“Doğu Akdeniz, acilen yeni bir ekonomi havzası ilan edilmeli”

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından planlanarak yatırım planlarına alınan 12 milyon TEU kapasiteli Mersin Ana Konteyner Limanı yapılmadan ve modern bir lojistik merkezin buna destek vermeden söz konusu yükün taşınamayacağını ifade eden Çakır, “Navlun, taşıma, elleçleme, depolama gibi lojistik maliyetlerinin en önemli maliyet kalemleri olduğu günümüz ekonomisinde rekabetçiliğimiz kalmaz. Bundan dolayı ülke ekonomisinin üreten, ihracat yapan ve istihdam oluşturan bir ekonomi olması isteniyorsa çözüm bellidir. Mersin Ana Konteyner Limanı’nın yapılması, Mersin Lojistik Köyün yapılması ve Anadolu’nun Doğu Akdeniz’e inen koridoruyla birlikte Mersin, Adana, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Hatay illerini kapsayan ve hinterlandıyla etkin etkileşim içinde olan Doğu Akdeniz’in acilen yeni bir ekonomi havzası ilan edilmesi ve tüm alt yapısı bütünsel olarak tamamlanması en etkin çözüm olacaktır” şeklinde konuştu. – MERSİN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir